'Afet İletişim Çalıştayı' Bayburt'u Burhanettin Okumuş temsil ediyor

İçişleri Başkanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un katılımıyla gerçekleşen çalıştayda Bayburt'u Belediye Basın Sorumlusu ve Bayburt Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Burhanettin Okumuş temsil ediyor.

'Afet İletişim Çalıştayı' Bayburt'u Burhanettin Okumuş temsil ediyor

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından ortaklaşa düzenlenen İletişim Başkanlığındaki "Afet İletişim Çalıştayı" devam ediyor.

İçişleri Başkanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un katılımıyla gerçekleşen çalıştayda Bayburt'u Belediye Basın Sorumlusu ve Bayburt Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Burhanettin Okumuş temsil ediyor. 

İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un önemli mesajlar verdiği çalıştayda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da 12 Kasım 2022 tarihinde ülke genelinde tatbikat yapılacağını duyurdu 

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, çalıştayda yaptığı konuşmada iletişimin, müstakil bir politika alanı haline geldiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu alana her zaman büyük önem verdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonu çerçevesinde kurulduğu ilk günden itibaren var gücüyle, Türkiye'nin stratejik iletişim politikalarının geliştirilmesi, uygulanması ve koordine edilmesi için çalıştığına işaret eden İletişim Başkanı Altun, "Büyük bir heyecanla hazırlandığımız 'Türkiye Yüzyılı'nın aynı zamanda bir 'iletişim yüzyılı' olması hedefi doğrultusunda var gücümüzle çalışıyoruz." ifadesini kullandı.

İletişim politikalarını kurumsallaştırma çabalarının arkasında ciddi bir stratejik muhayyile, anlayış ve yol haritasının bulunduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:

"Biz, bu stratejik muhayyile ve anlayışı, milletimizin ve devlet geleneğimizin köklü mirasından beslenen 'Türkiye İletişim Modeli' olarak isimlendiriyoruz. Türkiye İletişim Modeli, devletin söylem birliğinden kamu diplomasisine, kriz yönetiminden dezenformasyonla mücadeleye kadar geniş bir yelpazede, stratejik iletişime dair bütün başlıkları içeriyor. Afet iletişim yönetimi, stratejik iletişim politikamızın en önemli başlıklarından birini teşkil ediyor. Bütünleşik Afet Yönetimi anlayışının hayati unsurlarından biri olan afet iletişimi, İçişleri Bakanlığımız ve AFAD'ımız başta olmak üzere, sahada faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarımızla yakın iş birliği, istişare ve koordinasyon halinde sürdürdüğümüz bir alan."

Hangi düzeyde olursa olsun her afetin, acil müdahale ve etkili bir süreç yönetimini gerektirdiğinin altını çizen İletişim Başkanı Altun, son 20 yılda tesis ettikleri altyapıyla, yangından sele, depremden kazalara, her durumda acil müdahale noktasında Türkiye'nin güçlü bir kapasite geliştirdiğini söyledi.



"Dezenformasyonla mücadele" vurgusu

Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından büyük bir öngörüyle kurulan AFAD Başkanlığının, Bütünleşik Afet Yönetimi ile dünya çapında takip edilen bir model ortaya koyduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, "Bu modelle gurur duyuyoruz. Böylece afet bölgelerinde arama kurtarmadan barınma altyapısına, bütün ihtiyaçların karşılanması noktasında devletimiz hızlı, etkin ve kapsamlı müdahaleler gerçekleştirdi. Devletimiz, her bir afet sonrasında bütün imkânlarını seferber etti." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bir afet yaşandığında, ilk andan itibaren başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu olmak üzere ilgili bakanları bölgeye gönderdiğini hatırlatan İletişim Başkanı Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanımız, bizzat kendisi de afet bölgelerine giderek yürütülen çalışmaları yerinde koordine etti. Böylece afetin açtığı yaralar sarılırken, vatandaşlarımız yalnız ve sahipsiz olmadıklarını hissetti. Yalnızca afet sonrasında değil, afet öncesini de kapsayan önleyici tedbirler güçlendirildi. Afetlere hazır olmanın yanında, vatandaşlarımızı bilinçlendirici çalışmalar yaygınlaştırıldı. Türkiye Afet Müdahale Planı ile afet ve acil durumlara daha hazır hale gelindi. Diğer taraftan, afet sürecinde kamuoyunu şeffaf bir şekilde bilgilendirmenin ve dezenformasyonla mücadele etmenin de ne kadar hayati olduğunu hep birlikte gördük. Afet iletişimi noktasında İçişleri Bakanlığımız ve İletişim Başkanlığımız koordinasyonunda bütün kurumlarımızla ilişki ve iş birliği içerisinde yoğun çaba sarf ettik. İzmir ve Elazığ'daki depremde, Akdeniz'deki orman yangınında, Batı Karadeniz'deki sel felaketinde, Amasra'daki maden patlamasında kamuoyunu doğru, hızlı, güvenilir ve şeffaf şekilde bilgilendirmenin yanı sıra dezenformasyonlara karşı koyma çalışmalarını gerçekleştirdik. Bunların ne denli önemli olduğunu gördük."

"Yalanlarla süreçleri zehirlemeye çalıştılar"

Afet iletişiminin, sadece afet anlarındaki iletişim faaliyetleriyle sınırlı olmadığını vurgulayan İletişim Başkanı Altun, "Afet öncesi ve afet sonrası, sürekli ve 360 derece iletişim anlayışı hayati önemdedir. Biz de bu nedenle, İletişim Başkanlığı olarak bir yandan afet öncesinde kamuoyunu bilgilendirme, bilinçlendirme, afet önleme ve risk azaltma çalışmalarına, sorumluluk alanlarımıza uygun şekilde katkı veriyoruz." diye konuştu.

Afet dönemlerinde başta İçişleri Bakanlığı ve AFAD olmak üzere, ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında 24 saat esasına dayalı, en üst düzeyde işleyen bir koordinasyon mekanizmasının bulunduğunu kaydeden İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:

"Afetten etkilenen kişilerin durumlarından, bölgede gerçekleştirilen arama kurtarma faaliyetlerine, afetin kaynağı, nedeni ve risk envanterinden, bölgede görevlendirilen araç ve personel sayısına, afet alanına yönlendirilen insani yardımlardan psiko-sosyal destek birimlerine, afete ilişkin tüm bilgileri ve gelişmeleri, kurumlarımız arasında oluşturduğumuz koordinasyon mekanizması sayesinde, söylem birliği içerisinde, şeffaf bir şekilde kamuoyuna ulaştırıyoruz. Afetler ve afet yönetim süreci, toplumu ve bireyleri yakından ilgilendiren, dolayısıyla da yüksek oranda haber değeri taşıyan hususlardır. Afet yönetim süreçlerinde, aynı zamanda insanların, meydana gelen olaya dair hassasiyetlerinin suistimal edilebildiği ve bilgi kirliliğinin yaşanabildiği ortamlar da oluşabilmektedir.

Afet anlarında sistematik ve örgütlü dezenformasyon, manipülasyon ve kara propaganda faaliyetleri artabilmektedir. Ne yazık ki geçmişte depremden sele, her afette gerçek dışı tezviratlarla insanların acısını siyasi malzeme yapmaya çalışan vicdansızlıklara şahit olduk. Hepimiz gördük ki kamu kurum ve kuruluşlarımız her defasında afetlerin etkilerini ortadan kaldırmaya çalışırken, birileri de dezenformasyonla, yalanlarla süreçleri zehirlemeye çalıştılar. Fakat bu süreçte gayretlerimizle başarılı olamadılar."

"Gerekli planları el birliğiyle hazırlıyoruz"

Afet iletişiminin, bugün afet yönetimi sürecinde önemli bir alan haline geldiğini belirten İletişim Başkanı Altun, bu maksatla, hakikatin, gerçeğin peşinde koşan medya mensuplarının afet sahalarındaki çalışmalarını kolaylaştırmanın büyük önem taşıdığını, bu doğrultuda ellerinden gelen kolaylaştırıcılığı sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.

Bu bağlamda geleneksel ve sosyal medya aracılığıyla son gelişmeleri içeren bilgilendirmeleri ve resmi açıklamaları periyodik olarak paylaştıklarını anlatan İletişim Başkanı Altun, medya mensuplarının çalışmalarını kesintisiz sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla afet bölgelerinde "İletişim Tırı"nı hazır ettiklerini aktardı.

Tüm bunlara ek olarak, İletişim Başkanlığı ve AFAD Başkanlığının ana çözüm ortağı olduğu "Türkiye Afet Müdahale Planı" kapsamında Afet İletişim Grubu'nu hayata geçirdiklerini anımsatan İletişim Başkanı Altun, "Afet iletişiminin eğitim boyutu da yadsınamaz. Bu çerçevede özellikle afet ve kriz iletişiminin, iletişim fakültelerinin müfredatına girmesine ilişkin çalışmalarımız devam ediyor." sözlerini sarf etti.

Sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarıyla temaslarını en yüksek noktada sürdürdüklerini, afetlere hazırlık için gerekli planları el birliğiyle hazırladıklarını dile getiren İletişim Başkanı Altun, bütün bu süreçlere İçişleri Bakanı Soylu ve ekibinin her zaman destek olduğunu söyledi.

"Çalıştayın çok değerli katkıları olacağına inanıyorum"

İletişim Başkanı Altun, iki gün sürecek Afet İletişim Çalıştayı'nda bu alana dair önemli başlıkların bulunacağını vurgulayarak, şunları paylaştı:

"Afet ve acil durumlarda koordinasyon ve söylem birliği nasıl sağlanmalı? Kriz anlarında artan dezenformasyon ve art niyetli girişimlerle nasıl mücadele edilmeli? Afet sahalarında medya faaliyetlerini kolaylaştırmak, vatandaşlarımızın haber alma ihtiyacını daha hızlı ve doğru şekilde karşılamak için neler yapılmalı? Kurumlar arası etkileşim ve karşılıklı tecrübe paylaşımını artırmak için hangi tedbirler alınmalı? Çalıştayımızda bu sorular etrafında proje, faaliyet ve yol haritaları üzerinde duracağız. Bu doğrultuda kamu kurumlarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın, ulusal ve yerel medyamızın, akademi camiamızın çok değerli katkıları olacağına inanıyorum. Kıymetli konuşmacılarımıza, katılımcılarımıza ve çalıştayın düzenlemesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Afetlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Arama kurtarmadan yangın söndürmeye, afet bölgelerinde cansiperane şekilde çalışan kamu ve sivil toplum kurumları ile medya mensuplarımıza minnettarlığımı ifade etmek istiyorum."



İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve ekibine, bir afet söz konusu olduğunda bizzat sahada bulunarak gece gündüz ortaya koydukları gayretler için şükranlarını sunan İletişim Başkanı Altun, "Çalıştayımızın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Cenab-ı Allah ülkemizi, milletimizi ve tüm insanlığı her türlü afetten, musibetten korusun." diye konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise yaptığı konuşmada afet alanlarında, Bakanlık ve ekiplerle koordineli şekilde çalışıldığını, afet bölgesinde ise dezenformasyon yapanların bulunduğunu aktardı. 

Soylu, "Adam gelmiş, 'Burada Suriyelilere yardım yapılıyor.' diyor. Birçok dezenformasyonu, yalanı ortaya koyabilecek. İşte Kemal Kılıçdaroğlu, Kızılay'ın çadırının önünde duruyor ve açıklamada bulunuyor, 'Burada Kızılay çadırı görmedim' diyor. Kamera, Kızılay çadırı, kendisi." dedi.

Deprem anı, öncesi ve sonrası olarak çalışmaları ortaya koyduklarını aktaran Soylu, Türkiye afet müdahale planında en önemli bölümün arama kurtarma faaliyetleri olduğunu dile getirdi.

Bir depoya gelen malzemelerin nasıl istifleneceğini ve dağıtılacağını Elazığ'da gördüğünü ifade eden Soylu, "Türkiye'deki bu konuyu çok iyi yapan ve bu konuda bize de öğretilerde bulunan Deniz Feneri Derneği üniversitelerde ders verebilecek nitelikte bunu yapabilme kabiliyetine sahipler." diye konuştu.

Lojistik grubuyla ilgili çalışıldığını, ardından beslenme grubuna destek yapılması gerektiğini tespit ettiklerine işaret eden İçişleri Bakanı Soylu, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Belediyeler Birliği iş birliğiyle mobil tırlar yaptırıldığını, bunların dünyanın her yerinde kullanıldığını vurguladı.

Soylu, "Baktık ki başka bir ihtiyacımız daha var, bir yerden yönetmek zorundayız. Bizim uyduya, özellikle insansız hava araçlarına aktarabilecek yapıya ihtiyacımız var, bunları sağladık. Baktık ki bu yetmiyor, bizim aynı AFAD merkezindeki kubbe de olduğu gibi güvenlik acil durum merkezine ihtiyacımız var. Şu anda dünyanın birçok ülkesinin gelip hayranlıkla baktığı, afetleri üçüncü gözle izleyebilecek bir güvenlik acil durum merkezimiz var. On binlerce yüz binlerce kamerasıyla beraber." dedi.

Deprem anında iletişimin kesilmesine karşı enkaz altındakilere ulaşmak için AFAD mobil uygulamasını oluşturduklarına dikkati çeken Soylu, bu uygulamayla noktasal olarak enkaz altındakilerin yerinin tespit edildiğini bildirdi.

"Türkiye'ye aynı anda mesaj gelmiş olacak"

Süleyman Soylu, 1999 yılında Düzce depreminin yaşandığı, 12 Kasım günü, saat 18.57'de ülke genelinde deprem tatbikatı yapılacağını belirterek şöyle devam etti:

"Geçen yıl tüm okul ve üniversitelerde tatbikat yaptık. Bu yıl gene yapacağız. 12 Kasım, saat 18.57'de bir tatbikatımız var; 'Çök, kapan ve tutun'. Çok basit bir tatbikat. Bir deprem olduğu zaman birinci yapmamız gereken hareket, çökeceğiz bir sandalyenin ya da bir masanın yanına. Başımızı kapatıp depremin geçmesini bekleyeceğiz. Birinci hayat kurtaran harekettir. Bunun tatbikatını saat 18.57'de yapacağız. Radyolar, televizyonlar tatbikat anonsu geçecekler aynı anda. Düğmeye basılacak ve sisteme otomatik atılacak tatbikat anonsu. HAY Sistemi üzerinden birkaç dakikada tüm Türkiye'ye aynı anda mesaj gelmiş olacak."

Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Muhabere Sistemi (GAMUS) ile ilgili de konuşan İçişleri Bakanı Soylu, polis ve jandarma telsizlerinin aynı hat üzerinden iletişim kurmasını sağlayan sistemi savunma sanayine devrettiklerini aktardı. Soylu, "Hem kırsalda hem de şehirlerde bu iki telsizi, bir afet anında, Türkiye'ye bir nükleer saldırı anında ve savaş anında birbiriyle konuşturabilecek alt yapıyı oluşturduk." bilgisini verdi. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, afet alanlarında yayılan yanlış bilgilerin, ekiplerin sahada çalışmasını engellediğini ve zorlaştırdığını dile getirerek şunları söyledi:

"Bozkurt'taydık. Diyor ki 'Burada HES patladı'. Biz bu yalanı düzeltene kadar bu yalan her yere ulaşmış oluyor. Bir taraftan arama kurtarmayla uğraşıyorsunuz, bir taraftan insanların moralini düzeltemeye çalışıyorsunuz, bir taraftan koordinasyonu sağlayıp bütün lojistiği o bölgeye getirmeye çalışıyorsunuz. Gelecek planlaması yapıyorsunuz. Kendini bilmez bir milletvekili sadece siyaset olsun diye çıkıyor 'HES patladı' diyor. İnsanlar sizin sorumsuzlukla yaptırdığınız bir yapının, ortaya koyduğu hasar yüzünden maliyetle karşı karşıya kaldığını, canını kaybettiğini düşünerek sizin sahadaki çalışmanızı engelleyecek tavırlar ortaya koyabilir. Tam tahrik ve dezenformasyon ile devletin çalışmasını engelleyecek bir tutumla karşı karşıyasınız. Bir taraftan televizyonların karşısına çıkıyor ve diyoruz ki 'Bu yalandır' bununla uğraşana kadar orada bize katkıda bulunsa oradaki insanlara daha kolay yardımcı olabilmekte bize destek sağlayacak."

HABİBULLAH KAYA

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER