SİZİN İLETİŞİM TARZINIZ HANGİSİ

PEDAGOJİ KÖŞESİ 1

Bir problemimiz var mı?

Merhaba değerli dostlar. Birkaç soru sormama lütfen izin verin. İletişim söz konusu olduğunda ailenizden başlamak üzere apartman sakinlerinizden, mahallenizin insanlarından, şehrinizin sakinlerinizden memnun musunuz? Yoksa okuldan eve, çalışma ortamlarından sosyal etkinlik alanlarına hep bir iletişim sorunuyla mı başımız dertte? Çok düşünmeye gerek yok.  Pek çok alanda sorunlarımız olduğu su götürmez. Gelin bu ilk yazımızda sağlıksız, uyum bozucu, mutsuzluk veren iletişim tarzlarını ve bunun karşısında besleyici iletişim tarzını tanımaya çalışalım.

İnsan psikolojisiyle ilgili yıllar süren araştırmalar bizlerin, iletişim konusunda sorunlar yaşamasına sebebiyet verecek iletişim kalıplarını ortaya koydular. Aile içi iletişimde de sorunlu, mayınlı alanları (aile içi iletişim hep mayınlı bölge olmuştur) aile terapisti Virginia SATIR tespit ve teşhis etti. Buna göre iletişim sırasında; alttan alıcı, suçlayıcı, bilgi işlemci ve alakasız tutum takınmak sağlıksız, yıkıcı, insani ilişkinin doğal ahengini bozan iletişim tarzlarıdır.  Peki, nedir bunlar, kısaca tanıyalım.

Alttan Alıcı Mehmet: Sürekli olarak karşınızda duran kişinin gönlünü almaya ve kendinizi ona onaylatma çalışırsınız. Ne olursa olsun o (örneğin iş arkadaşınız), her hareketinizden memnun olmalıdır. En azından siz öyle inanır ve beklersiniz. “Tabi ki efendim” edasıyla durur; her türlü suçlamayı ve çirkin iftirayı sineye çekersiniz. Bunu yaptığınız sürece her zaman en mütevazı ve en fedakar davranır ve sonuçta maalesef kaçınılmaz olarak çaresizlik ve değersizlik duygularına duçar olursunuz.

Suçlayıcı Ayşe Hanım: Eğer suçlayıcı Ayşe Hanım tarzında iletişim sürdürüyorsanız her zaman yeterli, haklı, güçlü olduğunuzu düşünür ve hissedersiniz. Patron sizsinizdir. Kimin ne yapması ve ne yapmaması gerektiğine karar vermek sıradan işleriniz arasındadır. Beden duruşunuz şöyledir; bir eliniz belinizdedir ve diğer elinizin işaret parmağı karşınızdaki (önemsiz) kişiyi göstermektedir. Bunun yapmaktan çok yıkmaya yarayan bir tarz olduğunu görmek zor olmaz. Ancak “Sen zaten hep şunu yaparsın, sen hep bunu…, sen hep böyle…, sen ancak bu kadar…” demeyi bırakmak, bu lüksten vazgeçmek kolay olmaz.

Bilgi İşlemci Hasan Bey: Çevrenizde olan sorunlar karşısında iç dünyanızda yangınlar ve fırtınalar kopsa da sakin (en azından dışardan bakıldığında), serinkanlı durursunuz. Mantık en önemli silahınızdır. Evde çocuklarla ilgili bir konuyu eşinizle tartışırken, işle ilgili bir aksaklık yüzünden bir iş arkadaşınızla tartışırken asla sizinle ilgisi olmayan mantıklı açıklamalarınız vardır. Haklı olmak asla çıkarmak istemediğiniz bir gözlük gibidir. Uzun uzun açıklamalarınız, sakin ve “ben bilirim” duruşunuz, size göre etkileyici olabilir ancak diğerleri için hiç de öyle değildir.

Alakasız Kazım: Eğer Kazım gibi alakasız davranışlarınız, tutkularınız üzerinde güçlü bir tarz halindeyse, siz de insanların içindeyken ilgi çeken ve sonu gelmeyen beden hareketleri ile varsınızdır. İlgi çektiğinizi düşünür ancak içten içe yalnızlık duyarsınız. Çünkü sosyal ortamlarda konuşulan konularla ve kişilerle asla gerçekten ilgilenmezsiniz. Aslında yalnızca kendinizle ilgilenirsiniz. Önemli bir meselenin ele alındığı bir ortamda ya konuyu değiştirir ya da bir espri yaparsınız. Çevrenize verdiğiniz mesaj “ben burada değilim” dir.

Bana sorarsanız bu iletişim kalıpları çocukluk döneminden beri yürüyegeldiğimiz bir yol gibidir. Çocuklar bu kalıpları uzun süre kullandıktan sonra duygularla tepkileri birbirinden ayırt edememeye başlıyorlar. Mesela çevrenin çocuklara “Sakın insanlara üstünlük kurmaya çalışma” inancını empoze ettiklerinde bu, çocukta alttan alıcılığı besler. Çocuğa “Sakın kendini ezdirme kızım, korkak olma oğlum” denildiğinde ise suçlayıcılığı, “Aptallık etme sen akıllı çocuksun” dediğimizde bilgi işlemciliği ve son olarak “Çok ciddi olma, sen yaşamana bak, kimin umurunda” denildiğinde ise alakasızlığı besler, büyütür hatta dalları yıllar sonra hastalıklı meyveler veren kökler verdirir.

Değerli dostlar, yukarıda yer alan bu dört iletişim kalıbını kullanmak hem bizim hem de karşımızdaki insanın özsaygı, özdeğer duygularında zamanla ciddi bir erozyona sebebiyet verir. İlişkilerinizde karşınızdaki kişilerin öfke duymalarına, değersiz hissetmelerine, çaresizlik yaşamalarına vb. uyum bozan duygulara götürmektedir. Aile içindeki ve sosyal hayattaki türlü sorunlar da bunun cabası olur.

İlişkileri Besleyici İletişim Tarzı; Dengeleyici Hikmet Bey: Bu kadar olumsuz konuştuktan sonra yediden yetmişe herkesin bu dört kalıpla iletişim kurup kurmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Tabi ki hayır. Adına dengeleme ve akıcılık denen bir iletişim kalıbı (tarzı) daha var. Bu kalıpta bedenen ve sözlü olarak aynı mesaj verilir. Kelimelerimiz yüz ifademize, beden pozisyonumuza ve ses tonumuza uyar. İlişkiler kolay, rahat, özgür ve dürüsttür. İnsanlar özsaygılarına karşı daha az saldırı hissederler. Bu kalıp bizi alttan almaktan, suçlamaktan, bilgi işlem arkasına gizlenmekten ve sürekli alakasız olmaktan kurtarır. Şundan emin olabilirsiniz ki; sadece dengeleyici bir iletişim tarzı ile iletişiminizi sağlıklı zemine oturtabilir ve sürdürebilirsiniz.

Dengeleme yaparken kasıtlı olarak yapmadığınız bir şeyi fark ettiğinizde özür dilersiniz. Varlığınız için değil hareketiniz için özür diliyorsunuzdur. Aynı zamanda dengeleyici bir tavırla bir hareketi inceleyerek (karşınızdaki kişiyi suçlamadan) eleştirebilir ve değerlendirme yapabilirsiniz. Ayrıca yeni bir yön, yeni bir davranış, tutum da teklif edebilirsiniz. Yoksa dostun dosta ayna olması nasıl ola ki…

Sosyal hayatınızda, iş hayatınızda ve en önemlisi de ailenizde dengeleyici bir iletişim sürdürmeniz dileğiyle efendim…

YORUM EKLE
YORUMLAR
abdussamed yilmaz
abdussamed yilmaz - 5 yıl Önce

harika tesbitler devamini bekleriz.

Sanem Elif
Sanem Elif - 5 yıl Önce

Çok aydınlatıcı ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Rica ederim devamı gelsin.

Mutlu Şahin
Mutlu Şahin - 5 yıl Önce

Yazılarınızı büyük bir keyifle okuyorum. İletişimimizin oldukça kirlendiği bu zamanlarda olduķça gerekli ve güzel bir yazı olmuş.

Hatice
Hatice - 5 yıl Önce

Yazılarınızın devamını bekler başaŕılar dilerim